Çocuğum Hiperaktif mi? - PEDAGOJİM

Çocuğum Hiperaktif mi?

  


   Hareket etmek çocuk için olmazsa olmaz bir dürtüdür. Çocuk bu sayede hem zihinsel hem de fiziksel olarak gelişmektedir. Çocuğun etrafta sürekli koşuşturması, hoplayıp zıplaması ve ebeveynleri yorması hiperaktif olduğu anlamına gelmez. Çocuklar özellikle ilk 5 sene boyunca içlerinde bitmek bilmeyen enerjileri ile her yere adeta saldırırlar. İçlerindeki merak duygusu onları sürekli bir arayışa iter. Halk deyimiyle 'durduğu yerde duran çocuk' aslında fıtratına çok da uygun davranmıyordur. Sorun sürekli hareket etmelerinde değil, tam tersine hiç hareket etmemelerinde olmalıdır. Aynı anda kafasında onlarca fikri taşırlar. Bu yüzden tek bir işe odaklanamadıkları için dikkatleri de dağınıktır. Bu belirtiler çocukların geneli için geçerli olup bu çocuklara hiperaktif teşhisi koymak doğru değildir. 

                            *Fıtratın getirdiği hareketlilik normal bir durumdur.

Dikkat Dağınıklığı ve Hiperaktivite Belirtileri Nelerdir?

    Hiperaktif çocukları diğerlerinden ayıran belirli kriterler vardır. Bunların başında çevreleriyle olan uyumsuzlukları ve hırçın olmaları gelir. Dürtülerine hakim olamazlar. Beyinde davranış kontrolü sağlayan bölümleri sağlıklı çalışmaz. Sözel talimatları takip edemezler. Kendini ifade etme noktasında sorun yaşarlar. Okul yıllarında hem okuma hem de yazma becerilerinde sorunlar görülebilir. Zaman yönetimi zayıftır. Planlama yapamazlar. Dağınık ve düzensizdirler. Bir işi başlayıp bitirme noktasında sorun yaşarlar. İlgilerini çekmeyen bir konuya dikkatlerini tek bir dakika dahi veremezler. Tam tersi sevdikleri bir bilgisayar oyununu saatlerce oynayabilirler. Yorulsalar bile hareket etmekten vazgeçmezler. Bekleyemezler, sabırsızdırlar. Sırasını bekleyemezler. Karşısındakini dinlemeyip sık sık sözlerini keserler. Dikkat dağınıklığının sonucu olarak da öğrenemezler. Öğrenme güçlüğü yaşarlar. 

                        *Baskın eğitim ortamı çocuğu hiperaktif eder.

    Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu büyük oranda kalıtsal bir sonuçtur. Bununla birlikte çevresel faktörlerde bu durumu tetikleyebilir. Yapılan araştırmalarda hazır gıdalarda bazı maddelerin bu tür bir soruna neden olabileceği görülmektedir. Bu tür çocukların sürekli hareket etmeleri ve hırçın bir yapıda olmaları sadece fiziksel bir eylemin sonucu değildir. Kök sebeplere inildiğinde çocukta meydana gelen bir takım duygusal sebepler de çocuğun bu sürece girmesinde etkili olabilir. Ebeveynler ev ortamında sükunet içinde bir iletişim haline sahiplerse çocuk da bu iklimde daha sakin bir yapıya sahip olabilmektedir. Aksine ev içinde sürekli tartışma, yüksek sesle konuşma, acele etme, bağırma, ceza verme vb. durumlar olduğunda çocuk da bu ortamda sakin kalamayacaktır. Anne babasından yeterli ilgiyi ve güven duygusunu hissetmeyen çocuk bu açığı sürekli sağa sola saldırmak suretiyle kapatmaya çalışır. Bu durum sadece çocuklara özgü bir durum da değildir. Yetişkinler de karşılarında bekledikleri sevgi ve ilgiyi görmediklerinde hırçınlaşabilmektedirler.

            *Dikkat eksikliği ve hiperaktivite durumu bir zeka sorunu değildir.

    Çocuklarda hiperaktivite bozukluğu ve dikkat eksikliği sorunu genelde ilkokul yıllarının başında teşhis edilmektedir. Buradaki temel sorun her öğrenemeyen, dikkatini vermeyen çocuğa bu teşhisi koymaktır. Bugün ülkemizde 20 kişilik bir sınıfta mutlaka 1 çocuğa bu teşhis konulmaktadır. Yaramaz, şımarık ve öğrenemeyen bir çocuk varsa ilk adres ilaç tedavisi için doktorlar olmaktadır. Öğrenme güçlüğü yaşayan bir çocuğun çok başka sebepleri olabilir. Konu ilgisini çekmiyordur, öğrenme ortamı yeterince teşvik etmiyordur, anlatan kimse çocukların seviyesine inemiyordur... Bu yüzden bir çocuğa dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu teşhisi koyabilmek için uzman kişilerce denetimden geçmesi gerekmektedir. 

          *Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu başarı değil  bir performans sorunudur.

    Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tedavi edilebilir mi?

    Öncelikle bu tanı alanında uzman bir psikiyatri tarafından konulmalıdır. Çocukla birlikte ailenin de tedavi sürecine katılması gerekmektedir. Sorunun büyüklüğüne bağlı olarak tedavi çeşitleri de ortaya konulmaktadır. Bilişsel davranışçı psikoterapilerle sonuç alınabilmektedir. Hafif düzeyde bu sorunları yaşayan bir çocukla bireysel eğitimle bu eksiklikler giderilebilir. Ev ortamı ve öğrenme çevresi çocuğa göre düzenlenebilir. Daha ağır vakalarda ise ilaç kullanımı bir yöntem olarak kullanılmaktadır. 

    

Yorum Gönder

0 Yorumlar