Bir çok anne babanın "çocuğum sözümü dinlemiyor, ben ne dersem tersini yapıyor, kurallara uymuyor, kendi kafasına göre davranıyor" gibi şikayetlerini duyarız. "Çocuğum sözümü dinliyor" diyen ebeveynler kendilerini başarılı kabul ederken "dinlemiyor" diyen ebeveynler kendilerini başarısız kabul ederler. Aslında söz dinlememe davranışı çocuğun bir anlamda kendini iletişime kapattığı bir hal olarak yorumlanabilir. Ayrıca çocuğun her itirazını "söz dinlememe" davranışı olarak kabul etmemek gerekir. Çocuklar özellikle 2 yaştan itibaren başlayan bağımsızlaşma süreciyle beraber yoğun bir merak duygusu içindedirler. Anne babanın sürekli uyarılarına bu yüzden kulak asmazlar. Anne babalarını bu yüzden dinlememeleri aslında gelişim dönemlerinin bir parçası olarak da kabul edilebilir. "Dokunma" dediğiniz bir nesneye içerden gelen dürtüyle dokunmak isteyeceklerdir.
Çocuklarda söz dinlememe en sık 2 yaş itibariyle görülmeye başlanır. Bu dönemde çocuk kendi gücünü sınamaya başlar. Anne babayı çıldırtacak düzeyde ısrarlı ve inatçı olabilirler. İstediğini yaptırmak için kendini yerden yere atabilir, öfkelenebilir, ağlama krizlerine girebilirler. Bu sürecin gelişiminin bir parçası olduğunu bilerek sabırlı davranmalıyız. Bağırmak, kızmak yerine sakin ve kararlı bir tutum sergilemeliyiz. Anne babanın çocuk eğitimindeki hatalı tutum ve davranışları da çocuğun söz dinlememesine neden olabilmektedir. Katı disiplin ya da gevşek disiplin uygulamaları, ailenin tutarsız yaklaşımları, geniş aile grupları, aile büyüklerinin çocuk üzerinde etkin olma çabaları çocuklarda bu tür olumsuz durumlara yol açabilmektedir.
Pedagojide esas kurallardan biri de "bağ yoksa tesir de yoktur" fikridir. Çocuğu ile bağ kuramamış aileler, kendi sözlerini çocuğa dinletebilmek için kızar, bağırır, küserler. Bu tür davranışların çocuk üzerinde bir tesiri yoktur. Çocuk güvenli ve duygusal olarak bağ kurduğu kişinin tesiri altındadır ve sadece o kişilerin sözünü dinler. Çocuklarda sözlerin tesir etmemesinin başka nedenleri de vardır. En önemlisi çocuk bağlanma döneminde kime yakınlık duymuşsa onun sözlerini dinler. Bir diğer sebep ise ebeveynlerin tutarsız ve güvensiz davranışlarıdır. Çocuğa bir konuda söz verilmişse ve yerine getirilmemişse bu zamanla güvensizliğe yol açacak, aynı zamanda söylenen sözlerin tesirini kaybettirecektir. Çocuktan çok fazla beklenti içinde olmakta sözün kıymetini azaltacaktır. Çocuk ailesinin bu kadar beklentisini karşılayamadığını anladığında artık sözlerini dinleyemez hale gelir. Bir diğer konu ise çocuğun aile içinde bir birey olarak kendini ifade etme olanağı bulamamasıdır. Eğer çocuklar aile içinde alınan kararlara dahil olabiliyorlarsa o derecede söylenen sözleri yerine getirirler. Çocukla kurulan iletişim dili de bu süreci belirleyen en önemli etkenlerdendir. Ailenin baskıcı bir üslup kullanması, sürekli emir kipiyle konuşması ve cezalandırıcı tutumları çocuğun benliğine zarar verecek aynı zamanda ailesiyle olan bağları zayıflatacaktır.
Ebeveynler neler yapmalıdır?
- Öncelikle çocukla güven ve sevgi esasına dayalı bağ kurmak gerekmektedir.
- Çocuklara beklemeyi yani sabretmeyi öğretmek gerekir.
- Çocuklara gücünün üzerinde beklentiler ve sorumluluklar yüklenmemelidir.
- Çok katı disiplinli ya da aşırı hoşgörülü ve kuralsız ev ortamları yaratılmamalıdır.
- Çocuğun önüne sürekli olarak engeller koymak, "hayır" demek yerine önüne seçenekler sunulmalıdır.
- Çocuğu kurallara boğmamak gerekir. Az ve öz, açıklanabilir kurallar konulmalıdır.
- Çocukları sürekli eleştirmemeli, hataları yüzlerine vurulmamalıdır. Yaptıkları olumlu davranışları takdir edilmelidir.
- Çocuk istediklerini ağlayarak ve zorla yaptırma davranışında bulunuyorsa sakin ve kararlı bir duruş sergileyin.
- Sözlerden ziyade davranışlarla çocuğa örnek olunmalıdır.
- Çocuğun kendini ifade etmesine olanak sağlanmalıdır.
0 Yorumlar